Yazı arşivi

Dünyayı değiştirmek

Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsanız bunu bekarken yapın arkadaşlar. Evlenince televizyonda kanalı bile değiştremiyorsunuz.

Devamını oku

Samimi hisler

Devamını oku

Folik asit bebeleri

Çocuklarla aram hiç iyi olmamıştır nedense. Daha doğrusu çocuk konusunda çok seçiciyim. Çocuk seçerim yani! Zıyıl zıyıl ağlayan, şımarık, istediğini yaptırmak için yerlerde tepinen çocuklara hiç tahammülüm yoktur (burada kulağımı çekip tahtaya vuruyorum, Allah muhafaza gibilerinden). Bu tarz çocuklar da zaten beni sevmezler. Çocuğa çocuk gibi değil de yetişkin gibi yaklaşır, konuşurum ben. Öyle agucuk gugucuktan falan anlamam, direkt normal sohbet ederim yani.

Arkadaşımın okula başlamak üzere olan dünya tatlısı bir kızı var. Önlükler, defterler, renkli kalemler gibi tatlı okul heyecanını bir türlü yaşayamadı maalesef arkadaşım. Çünkü onun derdi daha başka! Kızının üstün zekâlı olduğunu düşünüyor nedense. Bacak kadar çocuğa Einstein muamelesi yapıyorlar ailecek. Bu yüzden de kızlarını gönderecekleri okulu seçemiyorlar, öğretmen beğenmiyorlar.

Çocuğum üstün zekalı…

“Çocuğun üstün zekâlı olduğunu nasıl anladınız? Testi nerede yaptırdınız?” dedim arkadaşıma. Cevap gerçekten çok tatmin ediciydi! “Ay teste ne gerek var ayol! Çocuk kendini belli ediyor zaten, görmüyor musun?” dedi. “Nasıl yani?” dedim safça, “nasıl anladınız peki çocuğun zekâ seviyesini?” diye sordum. Kendimden de şüphe ettim bu arada, çocuk sahibi olmadığımdan belki de bilmediğim şeyler vardır diye düşündüm.

Minik kız evet çok tatlı, akıllı ama ben daha önce hiç üstün zekâlı bir çocuk görmediğimden aradaki farkı bilemiyorum doğal olarak. “Yaşıtlarından erken mi konuşmaya, yürümeye başladı?” dedim, “yok canım geç yürüdü bizimki” dedi arkadaşım.

Kızla sohbet ettim birazcık, normal yaşıtları gibi çocukça konuşuyor. Kelimeleri düzgün kullanarak akıcı halde cümle kurması da yok çocuğun. Öyle bilimle sanatla müzikle de ilgilendiği yok. Odasında bebekleriyle evcilik oynuyor, bebeklerini birbirleriyle dövüştürüyor. Arada canı sıkıldığında koltuk tepelerinde zıplıyor falan. Tamam, ben de bu konularda uzman değilim neticede ama bu kız bildiğin normal çocuk yani! Öyle üstünlük bir durumu yok.

“Ay arkadaşım sakın yanlış anlama ama senin kız pek normal görünüyor. Yani yaşıtları gibi bir kız çocuğu işte. Siz nasıl kanaat getirdiniz üstün zekâlı olduğuna?” dedim tekrar, merakıma yenilerek. “Aa üstüme iyilik sağlık! Olur mu hiç öyle şey ayol! Bizim kız acayip meraklı ve yetenekli. Telefonu tableti ver eline, şıp diye şifresini falan çözer oynamaya başlar. İnterneti senden benden iyi kullanıyor. Hoşuna giden müzikleri, oyunları, çizgi film videolarını Youtube’dan şakk diye indiriyor. Ben bu yaşımda bilemiyorum, beceremiyorum ayol akıllı telefonu kullanmayı ama o yapıyor. Kesin üstün zekâlı benim kızım!” dedi. “Nasıl yani? Çocuğun üstün zekâlı olduğuna, cep telefonu kullanmasından mı anladınız?” dedim duyduklarıma emin olmak için! “Herhalde yani!” dedi, son derece kendinden emin halde!

Bunun kıçında kurt var!

Konuyu hiç uzatmadan kestirmeden kapattım. Zamane anneleriyle bu konularda tartışmaya gerek yok çünkü ikna edemezsin! Anında 5 panter gücüne bürünüverirler. Eskiden duvara tırmanan, koltuk tepelerinde karate yapan, yerinde durmayan çocuğa “bunun kıçında kurt var” denilirdi, şimdi bu yaramazlığın adı hiperaktivite oldu! Telefon, tablet, bilgisayar, internet kullanmakla üstün zekalı olmuyor çocuklar bunu iyice öğrenin artık. Siz kendi çocukluğunuzla kıyaslamayın zamane çocuklarını. Şimdikiler folik asit bebesi ayol! Analarımızın zamanında folik asit mi vardı sanki? Ayrıca teknolojiyi iyi kullanıyor diye aferin manyağı yapıp şımartmayın çocuklarınızı. Tam aksine, kafasını tabletten kaldırmayan, bilgisayar oyunlarının müptelası olan çocukların sosyal becerileri çok zayıf oluyor. Şakır şakır oyun indiren, oynayan çocuk arkadaşlarıyla oynamayı, paylaşmayı beceremiyor nedense! İki kelimeyi bir araya getirip doğru düzgün cümle kuramıyor ayol bu çocuklar, siz hangi üstün zekadan bahsediyorsunuz acaba?

Bilgi çağındayız, elbette ki teknolojiden uzak kalmak mümkün değil. Çocuğu ne kadar uzak tutmaya çalışsan da okulda arkadaşlarında görüyor ve istiyor. Engel olamıyorsun bir bakıma. İyi güzel ama çocuğu sadece teknolojiyle oyalamak ne derece doğru? Kitap okuma alışkanlığını edindirmek anne babalara düşmüyor mu? Çocuğun en büyük serveti hayal kurmak değil midir? Hayal dünyasını geliştirecek kitaplar, hikâyeler, masallar tedavülden mi kalktı? Şimdikilerde maalesef varsa yoksa savaş silah vurdulu kırdılı temalı oyunlar! Hayır anacım oyunlar da bir şeye benzese bari, militan klanları yetiştirme kursları sanki!

 Heyy yavrum heyy…

Bizim zamanımızda yoktu böyle teknoloji, belki de o yüzden garipsiyoruz. Bizim bildiğimiz tek teknolojik alet Commodore 64. Du yuu nov comodore?? İnternetsiz çocukluk yaşayanların şahı da MIRC. Connected bağlanma sesini ve kalpteki ritim hızlanmasını kaçınız hatırlıyor acaba? ASL ( age-sex-location/ yaş-cinsiyet-şehir) sorusuna kaçınız doğruyu yazdı hımm söyleyin bakalım? Yakışıklı76, Karizma, BabyFace, SertAdam, Koba69 gibi akılara ziyan “nick name”ler ve muhabbettin koyuluğuna göre buluşma randevuları! Heyy yavrum heyy… Zamana bak ya…

Bizim çocukluğumuzda ana babamız okulda öğretmene teslim ederken bizleri “eti senin kemiği benim hocam” derlerdi. Dersi dinlemeyip sıra arkadaşımızla kikirdedik diye cetvel mi yemedik ellerimize, kulak memelerimizden mi çekilmedi! Evdekilere söylediğimizde de “oh olsun ellerine sağlık hocanın az bile yapmış, dinleseydin dersini!” diye bir de evdekilerden dayak yerdik.

Şiddete karşıyız elbette ama bizim nesil çekinirdi öğretmenlerinden, saygı duyardı büyüklere. Okul haricindeki zamanda bile bir öğretmenimizi yolda görsek ceketimizi ilikleyip selam verirdik. Şimdikiler gibi hocaya diklenmek falan namümkün! Şimdi bir öğretmen olarak sıkıyorsa çek bakalım öğrencinin kulağını! Velisi seni rezil eder, okuldan attırır valla seni.

Şimdikiler çocuksa biz neydik acaba? Napalım yani, bizim zamanımızda Pokemon Go vardı da biz mi oynamadık?

Devamını oku

24 Kitchen

jamie-oliver-680x450

Bu aralar yemek programlarına sardım nedense… Değişik mutfaklar, farklı tatlar denemeyi seviyorum napiim.. Güzel bulduklarımı da deniyorum tabi.

24 Kitchen kanalında biri var. Adı Jamie. Bu abi şahsına münhasır bir aşçı.  Özelliği de 30 dakikada yemekler yapmak.

İlk başta hahh işte tam bana göre bu dedim. Çalışan kadın olunca her gün ne yemek yapacağım derdindesin neticede. Bu Jamie benim imdadıma yetişir, az zamanda farklı lezzetler yaparım sayesinde dedim ve izlemeye başladım.

Tarifleri güzel gerçekten. Kolay, pratik ve hızlı. Üstelik de evde her zaman bulunabilecek malzemelerden değişik şeyler yapıyor. Ancak tarzı biraz değişik bu abinin. Ya da bana mı öyle geldi bilemiyorum..

Jamie çalışmaya bir başlıyor ki görmen lazım! Accayip dağınık bir adam! 30 dakikada yemek yapacağım diye mutfağın içine ediyor resmen! Tezgah falan çıfıtçı çarşısına dönüyor! Önce bi sinir oldum sonra dur kızım izle bak dedim kendime…

Sarımsakları falan soymadan koyuyor. Iyyhhh…. Brokoli yapacak, haşlamadan çiğ çiğ koyuyor. İnek mi yiyecek onu be!

Mutfağının yanında küçük bir balkondan bozma bahçe yapmış kendine, oradan kopardığı nane (bu arada bu Jamie nane manyağı, her şeye nane falan koyuyo) ve türevi yeşillikleri tazecik kopartıp YIKAMADAN doğruyor!!!

Limon sıkacağı yok bu garibimin! Elleriyle sıkıyor salataya falan. Ayy o nee??? Tırnaklarını mı yiyor bu adam, o tırnaklar ne öyle? Parmaklarında falan ince (muhtemelen bıçak) kesikler var… Ayy midem kalktı yeminle! Her şeye elini sokuyor bi de! Parmağıyla tadına falan bakıyor!

30 dakikada yemek yapacağım diye sofraya tencereyle tavayla getiriyor yaptıklarını….

İzlerken gerim gerim gerildim valla.  Sinirden iştahım da kaçtı! Ayy ben bunu döverim dedim… Böylesini değil mutfağa sokmak.. Aman tövbeler olsun…. Ben mutfağı böyle dağıtsam anamdan yiyeceğim azarın haddi hesabı olmaz!

Allahtan hepsi böyle değil o kanaldakilerin. Monica Belluci’ye benzeyen bir afeti-i devran var ki sorma… Off off off…. Hatun sürekli çikolatalı pastalar kekler falan yapıyor… Değişik değişik soslar, bilmem ne likörleri falan kullanıyor, pastayı süslerken kendinden geçiyor… Bak bunu seviyorum işte yalan yok…

Aslı Işıktaş - https://zoimou.wordpress.com

Devamını oku

www.alininteki.com

rss

Nükteli Sözler

Geçmiş

Mutlak kesin olan tek şey gelecektir; çünkü geçmiş sürekli olarak değişir. (Sırp Atasözü)
Devamını oku

Hayat ve intikam

Canımı yakanlardan intikam almayı düşünmedim hiç, hayat benden daha yaratıcı. (Simone de Beauvoir) 
Devamını oku

Yaran Facebook İletileri

Biz kazandık

Camide sünnet kılıyoruz. Yanımda bir adam ve küçük oğlu var. Çocuk bizi izliyor. Adam benden önce selam verince, çocuk: Babaa biz kazandık, dedi.
Devamını oku

Komik Gifler

Komik Yazılar

Tavuk karşıdan karşıya niçin geçer?

CEVAPLAR: René Descartes: Yolun öbür tarafına geçmek için. Eflatun: Kendi iyiliği için. Çünkü gerçek, öteki taraftadır. Aristoteles: Karşıdan karşıya geçmek tavuğun doğasında vardır. Karl Marx: Çünkü bu tarihsel olarak kaçınılmazdı. Hipokrat: Pankreasının aşırı salgısı nedeniyle. Martin Luther:...
Devamını oku

Mahkemelik hayvanlar

Belki komik ve mizahi değil ama acı da olsa gülümseten bir takvim yaprağı arkası yazısı paylaşmak istiyorum: Avrupa'da çok oldukları ve ortalıkta serbestçe gezdikleri için, yargılanan hayvanlar arasında domuzların sayısı kabarıktır. 1864'te Slovenya'da bir çocuğun kulaklarını kemirip yiyen bir...
Devamını oku

Bir çocuğun Ramazan günlüğü

1. Gün: Bugün evde bir acayiplik var. Herkes kahvaltıdan önce sessizce işine, okuluna gidiyor... Önce diyet yaptıklarını sanmıştım. Akşama doğru hepsi sessizleşiyor. Sofrayı hazırlayıp ezanı bekliyorlar. Başka zaman, susmak bilmeyen ablamın bu hâli içten içe güldürüyor beni. Niye böyle...
Devamını oku